Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, “Türkiye korkunç bir kabusa doğru gidiyor ve maalesef Cumhurbaşkanımız 3 çocuk diyor ama onun dışında sahip çıkılıp bu meselenin üzerine gidilmiyor” dedi.

Yalova’nın Çiftlikköy ilçesinde düzenlenen “Yakın Tarih Dersleri” adlı söyleşiye Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tufan Gündüz konuşmacı olarak katıldı. Osmanlı ve cumhuriyet tarihinin konuşulduğu söyleşide açıklamalara bulunan Prof. Dr. Afyoncu, Avrupa’nın İstanbul’un ilk büyük Hristiyan başkenti olması nedeniyle Fatih Sultan Mehmet’in fethini unutamadığını söyledi.

Afyoncu, Mora’yı Yunanlar işgal ettiğinde Türklerin mezarlardan kemiklerini çıkarıp yaktıklarını belirterek, “Hayat güvenceniz yok demek istiyorlar. Bugün aynısı Gazze’de yapılıyor. Hastane vurmak ne demek arkadaşlar. Güveneceğin bir yer yok artık. İnsan son nefesini vereceği yerde bile güvence içinde olmazsa o topraklardan göç etmek zorunda kalır. Günümüzde de İsrail Filistin’den o şekilde sürmek istiyor” diye konuştu.

1980’lere kadar imparatorluk coğrafyasıyla ilgilenilmedi

2. Ordu Komutanlığı Bandosu Siirt’te konser verdi 2. Ordu Komutanlığı Bandosu Siirt’te konser verdi

Milli mücadeleyle Türkiye kurulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Afyoncu, şöyle konuştu:

“Büyük bir travma geçirdik ve içimize kapandık. Ne zamana kadar, 1980’lere kadar. Türkiye 1980’lere kadar imparatorluk coğrafyasının hiçbir tarafıyla fazla ilgilenmedi, Kıbrıs hariç. Çünkü elimdeki toprağı da kaybedeceğine inanıyordu. Fakat 1980’lerden sonra kendi çevresiyle ilgilenmeye başladı. Afrika’ya açıldı. Yeni yeni alanlarda kendi gücünü göstermeye başladı. Biz çok eski değil, 2004’te Balkanlara gittiğimizde orada eski Osmanlı dönemi camiler perişan haldeydi. Daha sonraki dönemlerde TİKA gitti, Üsküp’te, Arnavutluk’ta, Osmanlı’dan kalan yadigâr eserler tamir etti. Kısa sürede o coğrafyadaki insanlarla temas kuruldu. Aynı şekilde Afrika’ya da uzatıldı. Orada da Avrupa ile çatışmalar başladı.”

Türkiye nüfusu korkunç bir kabusa doğru gidiyor

Türkiye’nin önünde 2 tane büyük tehdit olduğuna vurgu yapan Afyoncu, “Bir, nüfus azalmaya başladı. Geçenlerde son nüfus sayımını duydunuz. Cumhuriyetin başında Atatürk’ün en büyük amacı nüfusu artırmak. 13 milyona çıkıyor göçmelerle birlikte. O dönemlerde teşvik ediliyor çocuk ve nüfus artıyor. Fakat 70’lerden itibaren yanlış doğum kontrol programları, 1980’lerde de dönemin okuduğum gazetelerde ‘bakacağın kadar çocuk yap’ gibi yazılar. Türkiye’nin 2 tane ana nüfusunu artıran bölge vardı, İç Anadolu ve Karadeniz. Buralardan nüfus düştü. Şu anda çocuk sayısı gençlerde 1, bir müddet sonra sıfıra doğru gidiyor. Evlenme de kalkıyor. Türkiye’nin önündeki en büyük engel bu. Türkiye korkunç bir kabusa doğru gidiyor ve maalesef Cumhurbaşkanımız 3 çocuk diyor ama onun dışında sahip çıkılıp bu meselenin üzerine gidilmiyor. 2 önemli bir şey, Türkiye dar siyasi çekişmelere mahkum oldu. 28 Şubattan beri. Son 26 yılda fikir üretilmiyor. Problemler ancak kavga sebebi oluyor.

Şimdi Japonya gibi bir sanayiye sahip oldunuz. Bu sizi ekonomik olarak zenginleştirir. Ancak fikir üretmediğiniz zaman medeniyet imkanınız olmaz. Türkiye’nin şuan bana göre önündeki 2 büyük problem budur” ifadesini kullandı.

“Türkiye, kontrol edilemeyen bir ülke haline geldi”

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tufan Gündüz ise Türk milletinin kabına sığmadığını anlattı. Türkiye’nin önündeki en büyük tehdidin nüfusla ilgili olduğunu kaydeden Gündüz, şöyle konuştu:

“Artık önümüzdeki tehditler, bir savaş tehdidi, yok olma tehdidi değil. Nüfusumuzu bizim yenilememiz lazım. Genç nüfusa ihtiyaç var. Sanayimizi yenilememiz lazım, ülke büyüyor. Savunma, silah sanayiinde çok iyi bir noktaya geldik, bir alan bulduk, bu noktalara geliyoruz. Fikri tartışmalara çok ciddi manada ihtiyacımız var. Üniversitelerin, fikir adamlarının kimseye küsmemesi lazım. Onların ciddi ciddi çalışmalarını yapıp burada bilgi birikimini teknolojiye dönüştürmenin yoluna bakmamız lazım ama şu bir gerçek artık Türkiye, kontrol edilemeyen bir ülke haline geldi. Korkularını artık yıkan, dışa açılan bir ülke. Bir cami tamirini küçük görmemek lazım. Ben Balkanlarda 1 yıl kaldım. Orada bunun ne anlama geldiğini gördüm. Tiran’da yapılan Yavuz Sultan Selim Camisi, benzer cami küçük görmemek lazım. Artık bölgede varız diyoruz. Gazze’de, Kudüs’te açılan Türk bayraklarını, Libya’da Türk SİHA’sını küçük görmemek lazım. Kafkaslarda Türk artık bütünüyle var. Zengezur koridoru büyük hayalimiz. İnşallah ölmeden o koridorun açılışına katılacağız. Oradan marşlar söyleyerek geçeceğiz inşallah.”

Söyleşi vatandaşlardan gelen soruların yanıtlanmasıyla sona erdi.

Kaynak: iha